Hayvan Dostu Şirket Marjinal Porter Novelli : ”Olmazsa Olmazımız Yaşam Hakkına Saygı Duymak”

Ramazan PAMUK (patievreni.com)-

Türkiye’de hayvan sevgisi her geçen gün farklı boyutlara ulaşıyor. Her ne kadar bu sevgi bazı kesimler tarafından eleştiri konusu yapılıyorsa da gerçek hayvan dostu anlayışı dalga dalga genişliyor. Öyle ki; artık bırakın halkın evlerinde kedi-köpek beslemeyi, şirketlerde bile can dostlara sık sık rastlamak mümkün oluyor.

İstanbul’da öyle bir şirket var ki, bünyesinde 100 e yakın personel çalıştırmanın yanı sıra 50 ye yakın can dostuna da kapılarını açmış durumda. Türkiye’nin sayılı halkla ilişkiler şirketi arasında yer alan Marjinal Porter Novelli bunlardan biri.

Marjinal Porter Novelli, konuk ettiği ve çoğunluğu sokaklarda yaşayamayacak düzeyde olan can dostlara şirket içinde özel bölümler yaptırıp mutlu yaşamaları için her türlü imkanı sağlamış durumda. Zaman zaman da sevimli dostları özgür bırakıp rahat dolaşmalarını ve personelle temaslarına imkan sağlıyor.

Marjinal Porter Novelli, Türkiye’nin sayılı Halkla İlişkiler Ajansı’ndan biri. Mağdurların, şiddet görenlerin haklarını savunmaları bilinç oluşturmaları için STK’ların Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projelerine destek oluyor. Hayvan Dostu

Şirket kavramını da iş dünyasına yerleştiren öncü bir Ajans. Bu yazı dizisini sokakta yaşayan can dostlarımızın son zamanlarda yaşadıkları sorunlar nedeniyle gündeme aldık. Bazı ilçe belediyelerinde kedilerin köpeklerin zehirlenmesi,

hayvan barınaklarında insanlık dışı görüntüler bu konuya odaklanmayı zorunlu hale getirdi. Mart ayında yapılacak yerel yönetim seçimlerinde kimlerin bu konuya duyarlı yaklaştığını yakından takip edeceğiz. Gazete olarak önerimiz Hayvan

Dostu Şirketlerin çoğalması… Biz bu yazı dizimizde bu şirketlere yer vereceğiz ve onların kamuoyunda bilinir hale gelmelerine katkıda bulunacağız.

Patievreni.com İstanbul’da hayvan dostu şirket logosu kullanan ilk şirket olan Marjinal Porter Novelli’nin sahibi Asuman Bayrak ile görüştü. Bayrak’ın, sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle :

Hayvan Dostu Şirket kavramı ne zaman ortaya çıktı? Siz ne zamandır böyle anılıyorsunuz?

2003 yılında ilk köpeğimiz Gaspar ile evden işe, işten eve yürürken parkta yaşayan sokak hayvanlarıyla iletişim kurmaya başladık. Parkta bizimle yürüyen kedilere yanımızda mama götürerek ilk düzenli beslemelerimizi gerçekleştirdik, ardından parktaki köpekler de bize katıldı. Sabah akşam yaptığımız beslemelerde sokak hayvanlarının insanlarla nasıl iletişim kurduklarını, insanlara ne kadar düşkün olduklarını biraz da şaşırarak farkettik. 2004 yılında sahiplendiğimiz ilk kedi ile hayvan dostu şirket kavramına ilk adımı attık. Sahiplendiğimiz ilk kedimizin ardından sokakta yaşaması güç olan hayvanları şirketimize aldık. Pandemiye kadar şirketimizde çalışan her bir arkadaşın ilgilendiği bir kedisi vardı. Pandemi ile birlikte hibrit çalışma modeline geçtiğimiz için kedilerimizle şirkette bulunan arkadaşlarımız ilgileniyor.

Hayvan Dostu Şirket olmanın koşulları nedir?

1. Olmazsa olmazımız yaşam hakkına saygı duymak

2. Tüm paydaşlarında sokaktaki canlar konusunda farkındalık yaratmak

3. Şirketin ve çalışanlarının sokakta yaşayan canlara destek vermesi

4. İmkanlar dahilinde kısırlaştırma gibi çözüm odaklı hedefler için aksiyon almak

Bir şirket Hayvan Dostu olması için ne yapması gerekiyor? Bu konuda kim yetkili? Bu süreç nasıl işliyor? Belgelendiren bir kuruluş var mı? 

“Hayvan dostu Şirket” inisiyatifini geliştirdik çünkü dünyanın sahibi, sadece insanlar değil dünya üzerinde yaşayan tüm canlılar… Bu canlılar varlıklarını milyonlarca yıldır birbirlerine bağlı olarak sürdürmüşler. Her canlı ihtiyacı olanı almış, ihtiyacı kadar tüketmiş doğanın zenginliklerinden. Sonra insan alet kullanmayı becermiş ve doğanın sahibi ilan etmiş kendisini. Zaman geçtikçe bu yalana öyle bir inandırmış ki kendini, tüm doğanın kendine hizmet için var olduğunu bile iddia ederek her şeyin merkezine kendini koymuş. Doğanın gücünü küçümsemiş, “Ben istersem her şeyi yapabilirim” demiş. Ama işin aslının böyle olmadığını artık biliyoruz. Dünya üzerinde her canlının yaşam hakkı var ve üzerinde yaşadığımız sokaklar, caddeler, bahçeler, taş, toprak, hava, su yalnızca bize değil, bizimle birlikte bu dünyada yaşayan her canlıya ait. Dünya tüm canlı türlerinin ortak kullanım alanı. İşte bu nedenle her canlının diğer canlılara karşı saygı duyması gerektiğine inanıyoruz. İnsan tek başına dünyanın sahibi değildir, dünya ortak yaşamımızı sürdürdüğümüz bir alandır ve kendine aittir.

Düşünce ve duyguların sadece insana değil tüm canlılara ait bir özellik, bir yetenek olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden hayvanlar düşünmez, anlamaz, bizim gibi acı çekmez gibi duyarsız bakış açısını reddediyoruz. Hayvanlar düşünür, öğrenir, üzülür, sevinir, sever. Bunu biliyoruz çünkü şirketimizde evcil hayvanlarımızla birlikte yaşıyoruz. Onlarla birlikte yaşamak bize iç huzuru veriyor, insanlara has bencilliğimizden uzaklaştığımızı hissediyoruz. Bizim dışımızdaki canlıların da yaşam hakkına saygı duyuyor, onlara eziyet edenlere bir tepki olarak logomuzu

şirketimize asıyoruz. Tüm hayvanların sıcak birer yuvaya kavuşma hakkı olduğuna, üzerinde bencilce yayıldığımız dünyada ihtiyaçları olan yiyeceğe ve içeceğe ulaşma hakkını onlara tanımamız gerektiğine inanıyoruz. Bu hepimizin çabalarıyla kazanabilecekleri bir hak ve bunlar karşılığında size nasıl mutluluk verdiklerinin canlı örneğine Marjinal Porter Novelli ofisinde tanık olabilirsiniz.

Tüm dostlarımızı, müşterilerimizi, iş ortaklarımızı, bizimle çalışan herkesi, dilediğiniz zaman bizi ve ofisimizde birlikte yaşadığımız dostlarımızı ziyarete gelip onların çalışma ortamımıza kattığı havayı teneffüs etmeye davet ediyoruz.

Siz de hayvansever bir birey ya da şirketseniz, hayvan dostları için tasarladığımız logomuzu indirerek kurumsal-bireysel sayfalarınızda, e-postalarınızda ve dilediğiniz her yerde kullanabilirsiniz. Biz küçük dostlarımızla birlikte yaşamaktan çok mutluyuz!

Hayvan Dostu Şirket belgesini alanlar denetleniyor mu? Yani koşulları sürdürüyorlar mı, verilen belgenin belirli bir süresi var mı, yenilemek için ne yapmak gerekiyor? 

Hayır bu bir inisiyatif. Bizler anlayışı değiştirmeye çalışıyoruz.

Şirketler açısından hayvan dostu olmanın avantajları nedir?

Çalışanların dünyanın sadece insanlara ait olmadığını anlamalarını sağlıyor. Böyle bir düşünce tarzı beraberinde canlıları sevmeyi, saygı duymayı getiriyor. Bu da insan yaşamında daha bilinçli, çevreye daha duyarlı, sorumluluk almayı ve paylaşmayı bilen kişilikler oluşmasına neden oluyor. Z kuşağı genel olarak bu konularda hassas, o yüzden hayvandostu şirkette çalışmak onları çok motive ediyor.

 Şirketler açısından hayvan dostu olmanın dezavantajları nedir? (Maliyet, can dostların çalışanlarla ilişkisi, çalışma ortamına etkisi)

Maliyeti elbette var ama buna karşılık kazandırdıklarına paha biçemeyiz. Ajansımız çalışanlarımızın evi gibidir, kendi can dostunu da istediği zaman şirkete getirebilir.

Hayvan Dostu Şirket olduğunuzda kaç kediniz vardı? Şimdi kaç tane var? 

1 kedi 1 köpekle başladık. Şu anda 22 kedi, 3 köpek var. (zaman içerisinde kaybettiklerimiz ve sahiplendirdiklerimizi sayarsan bu sayı oldukça yüksek çıkabilir)

Bu sayı her yıl artıyor mu?

Değişiyor diyelim.

Hayvan Dostu Bir Şirket ofis ortamında can dostların varlığını sürdürmeleri için ne yapıyor, Onların hangi ihtiyaçlarını nasıl karşılıyorsunuz?

Yeme içme dışında kısırlaştırma ve rutin doktor kontrolleri, aşılar. Şirketimize gelen canlar sokaktan bir sorunla geldiğinden doktor ve ilaç ihtiyaçları epey yoğun oluyor. En korktuğumuz şey ise Fib hastalığı. Genelde sokaktaki hayvanların çoğu enfekte olmuş durumda. Sokaktan aldığınız bir kedi muhtemelen bu virüsü taşıyor ve bağışıklığı düştüğü zaman bu hastalık kendini gösteriyor. Kuru formuysa pahalı da olsa bir tedavi yöntemi var ama ıslak formunda maalesef bu canları kısa süre içinde kaybediyoruz.

Ofis ortamında can dostlarla çalışanların bir arada olması iş süreçleri nasıl etkiliyor? (Olumlu/olumsuz)

Çok olumlu etkiliyor. Kesinlikle stres azaltıcı bir etkisi var. Düşünsenize sürekli sizi seven, ilgilendiğinizde karşılık veren, iletişim kurabildiğiniz bir canlıyla birliktesiniz ve sizi asla yargılamıyor. Hele ki kucağınıza gelip mırıldayarak sizi en stresli anınızda bile sakinleştirebilmeleri çok büyük şans.

Diyelim yeni işe başlayan biri ofisinizde bu kadar kedi olmasından rahatsız olmuyor mu/ Ya da onun kedilere karşı korkusu varsa onun bu ortama alışması için ne yapıyorsunuz?

İş görüşmelerinde ilk sorumuz bu. Rahatsız olan kişiler zaten bizimle çalışmayı tercih etmiyor, şu ana kadar da böyle bir durumla karşılaşmadık, hatta bir iki kediye dokunmaktan huylanan arkadaş vardı, şimdi evlerinde kendi kedileri var, tamamen kendi tercihleri.

Yaşam alanları doğal ortam olan can dostlar ofis ortamına nasıl alışıyor? 

Doğal ortamda mutlu yaşayan canları ofisimize almıyoruz, bizim aldıklarımız genelde sağırlık, körlük gibi belli sakatlıkları olan kediler veya annesi olmayan yavrular. Ama gözlemlediğimiz şey şu; bazıları özgürlüklerine çok düşkün olsalar da genelde kediler evde yaşamayı tercih ediyorlar.

Can dostların en küçüğü ile en büyüğü kaç yaşında?

En küçüğü iki yaşında, en büyüğü şu anda 2004 yılından beri bizimle, yetişkin olarak sokaktan aldığımız için yaşını bilmiyoruz.

Hayvan Dostu Şirket olarak kediler için ayrı bir yaşama odası var mı/ Onlar bir günü nasıl geçiriyor?

Yaşam alanlarımızı onlarla paylaşıyoruz, onları izole etmiyoruz. Sadece tuvaletleri ve yalnız kalmak istediklerinde kalabilecekleri özel odaları var, kapılara koyduğumuz kedi kapıları sayesinde istedikleri gibi dolaşabiliyorlar.

Sağlık sorunları çıktığında ne yapıyorsunuz?

Sürekli çalıştığımız veterinerlerimiz var, kendilerinden destek alıyoruz.

Türkiye’de barınaklarda kimi olumsuz durumlar yaşandığı medyaya da yansıdı. Hatta bazı ilçe belediyelerin kedileri zehirlediği görüntüleri ortaya çıktı. Bir hayvan dostu olarak barınaklar konusunda ne düşünüyorsunuz, şirketlerin daha çok bu konuya önem vermeleri bu konuya nasıl bir çözüm sağlar?

Şirketlerin yapabileceği şeyler çok sınırlı. Devletin kesinlikle bir kısırlaştırma seferberliği başlatması lazım. Sokak hayvanlarının kısırlaştırılıp, iyileştikten sonra bulundukları yerlere bırakılmaları nüfusun dengelenmesi açısından çok etkili olur. Belediyelerin bu konuya ciddi eğilmeleri, hayvanseverle ile birlikte çalışmaları çok önemli. Devletin aynı zamanda sokak hayvanlarına nefret kusan yapıları tespit edip gerekli yasal yaptırımları uygulamaları gerekir.

Şu anda maalesef sosyal medyada nefret kusan belli gruplar var, olayları çarpıtarak hatta çoğu zaman yalan söyleyerek insanları etkilemeye çalışıyorlar. Aslında Türk halkı her zaman sokak hayvanları ile birlikte yaşamaya alışmış bir millettir. Hatta batılılaşma hareketi bahane edilerek 1910 yılında İstanbul’daki sokak köpeklerinin toplanıp Hayırsızada’ya atılıp, aç susuz acı içinde ölmeleri sonrasında olan İstanbul depreminin bu katliam nedeniyle olduğu halk arasında söylenti olarak dolaşmıştır. Yani halkımız bu katliamı doğru bulmamıştır.

Türkiye’deki barınak şartları genel olarak çok kötü. Bir barınakta görev yapabilmek için hayvanları sevmeniz gerekir, eğer hayvanları külfet olarak görürseniz onlara eziyet etmekte bir sakınca görmezsiniz. Barınak çalışanları da genel olarak o göreve atanmış işe ihtiyacı olan kişiler. Bu mantıkla barınak kurarsanız rehabilite etmeyi bir kenara bırakın orada hayvanların eziyet görmesini bile engelleyemezsiniz. Toplumda barınaklar konusunda bir duyarlılık yaratmak toplum vicdanı açısından önemli. O yüzden şirketlerinde bu noktada katkıda bulunmaları çözüme ulaşmakta çok faydalı olacaktır. Ama sosyal medyada hayvan düşmanlığı yapan hesaplar, şirket çalışanları hayvan haklarına ne kadar duyarlı olsalar da şirketlerin bu konuda isteksiz davranmasına neden olabilir. patievreni.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir