Kayahan’ın şarkısı tam da Maya ile yaşadıklarımı özetliyor. Maya üç yıldır hayatımda. Onunla tanışmamız da ilginç. 2018 yılının ağustos ayıydı. Bir tas su ve bir kap yiyecek vererek yaşamını kolaylaştırmaya çalıştığım ama, bir kaç günden beri ortada gözükmeyen bir sokak köpeğini ararken tanıdım Maya’yı, İstanbul’un Hadımköy mevkiinde bir otobanının kaldırımında yorgun ve anlamsız bakıyordu. Vücudunu adeta bir top gibi kıvırmıştı. Defalarca seslendim, hafifçe dokundum ama tepki vermedi. Elimdeki şişeden su ile ağzını ıslatmaya çalıştım. Halsiz olduğundan sendeleyerek kalkabildi. Avucuma döktüğüm suyu kana kana içti. Sonra arabamın açık kapısından içeri girip paspasa uzandı.
Oldukça hırpalanmış halde olan Maya uzandığı yerden bakarak “Benim ihtiyacım bir avuç sudan çok daha fazlası” der gibiydi. Maya’nın arabama teklifsizce, çekinmeden girmesi böyle bir mekana ve insanlara alışık olduğunun göstergesiydi.. Av köpeği cinsi olan Maya, belli ki terk edilmişti. Hem de başkasına yuvalandırılmadan, insafsızca sokağa atılmıştı.
Maya ile ilişkisi böyle başlamıştı Günay Değer’in. Hemen o akşam Maya diye seslendi ona. Maya da bu yeni ismine zamanla alıştı. Günay Değer, bu can dostunun en çok hoşlandığı şeyin kendisiyle zaman geçirmek olduğunu söylüyor. Aralarında sevgi bağları her geçen gün artıyor. Günay Değer, her gün Maya ile işe gidip geliyor. Yazın Yeşilköy sahilinde birlikte denize giriyor ve yeşil alanlarda birlikte stres atıyor.
Günay Değer, bir hayvan dostu olarak Maya ile ilişkisini şöyle özetliyor: ’’Ben ona bir tas su, bir kap yemek ve sevgimi veriyorum, ondan ise dünyaları alıyorum’’
Fotoğraflar: Hülya Değer