Ramazan Pamuk
Tanıdığım Canlar: Kediler
Günümüzde insanlar giderek diğer canlılarla daha fazla bir arada bulunuyor, bir arada yaşıyor. Bu biraradalık yeni tarz ilişki biçimlerini, iletişimi gündeme getiriyor. Örneğin bir kaplumbağa ile ev ortamında kurulan ilişki karşılıklı etkileşime yol açabiliyor. Sonuçta her canlı sevgi ve nefret arasındaki ayrımı sözel ifade olmadan da davranış, jest, mimik ya da yüz ifadesinden çıkarabiliyor. Bu konuda ben daha çok kedileri gözleme fırsatı buldum. Kediler sevgiyi ve nefreti çabucak kavrıyor. Hemen kendince bir yaklaşım geliştiriyor. Bir canlı olarak kediler de sevginin gösterilme biçimi kadar nefretin dışa vurumunun da farkında.
Tüm canlılarda sevginin değiştirici dönüştürücü gücünü ben kedilerle yaşadım. Başlarını okşamak, gıdılarına dokunmak yani onlara sevildiğini hissettirmek her zaman önemli. Sevginin ortamının oluşturulması bu ortamı yaratan bireyin kendisinde de olumlu etkiler yaratıyor. Kendini daha dingin hissedebiliyor.
Tanıdığım Canlar: Kediler bir yazı dizisi olacak. Bu yazı dizinde tanıdığım, yanına yaklaştığım, yaklaşamadığım farklı kedileri kendi penceremden anlatacağım. Her canlı gibi kedilerin de farklı özellikleri var. Dizide onların başından geçen maceralar, fiziksel özellikleri (rengi, boyu, yaşı, gözleri, vb.) kadar tutum ve davranışlarını bana göre karakterlerini de aktaracağım. İnsanlarla iletişimleri nasıl? Sırnaşık mı? Mesafeli mi? Sosyal mi? Asosyal mi? Bir grupla mı birlikte? Yoksa tekil olma halinde mi? Yemek seçiyor mu? Neyi daha çok seviyor? Alışkanlıkları ne? gibi konulardaki gözlemlerimi paylaşacağım. Ayrıca bir adları varsa -tabii bu bizlerin onlara taktığı ad- onu da… Tanıdığım zaman nasıldı? Neler yaşamıştı? Şimdi nasıl? Diğer kedilerden onu farklı kılan yanı ne? Miyavlarken ne yapıyor? Patileriyle nasıl oynuyor? Elimden geldiğince sizlerin de onları benim gözümle tanımanızı istiyorum. Hazır mısınız birlikte uzun bir yolculuğa çıkmaya. Kedileri benim gözümle tanımaya? Bu arada bu diziyi hazırlarken desteğini esirgemeyen ve esirgemeyecek olan yakın dostum Haliç Ünv. Öğretim Üyesi Dr. Kemal Aslan’a da sonsuz teşekkürler.
Tugut
Soğuk ve yağmurlu bir sonbahar günüydü onu ilk gördüğümde. Apartman komşumuzun kucağındaydı. Perperişan haldeydi. Meğer iki aylıkmış daha. O zaman öğrendim. Halini anlatacak sözcükleri yoktu onun. Arka sol ayağı kırılmış. Bu veterinerde kontrolleri yapılırken anlaşıldı. Hemen ameliyata alındı. Kendi bedenine yabancı bir madde (platin) takıldı. Sonra ilk sıcak yuva ile tanıştı. 2 ay sonra yürümeye başladı. Çıkardığı ‘’Tuuutt’’ sesi üzerine kendisine Tugut ismi verildi.
Ürkekliğini, tedirginliğini zamanla yaramazlıklarla aştı. Ama bir gün acarlığı yeniden sorun yarattı ona. Çıktığı gardolabın üstünden atlarken kalçasını kırdı. Küçük yaşına rağmen yeniden ameliyat edildi. Sonra daha temkinli ve ürkek davranmaya başladı. Tugut şimdi beş yaşında. Zaman zaman hırçınlıkları sürüyor. Erkek olduğundan mı bilinmez sabah erkenden çıktığı bahçede bir süre oynadıktan sonra diğer kedilerle dalaşıyor. Sonra yeniden evin yolunu tutuyor. Belki de enerjisini dışarda harcayarak rahatlıyor.
Tugut, bayanların saçındaki tokaları alıp kaçırmaktan büyük keyif alıyor
Tugut eve misafir gelen kadınların saçındaki tokaları sökmeyi sonra peşinden koşturmayı seviyor. Bir de uzağa atılan lastik tokaları ağzıyla kapıp geri getirmekten ev içinde koşturmaktan hoşlanıyor. Gece ise olmazsa olmazı benim başucumda olmak. O yeri kimseye kaptırmak istemiyor. Artık evdekiler de onun bu sınırını kabul ettiler. Zeki, akıllı ve yaramaz Tugut benim en yakın can dostum.