Ramazan PAMUK-
Türkiye’de Kene Isırma Vakaları son bir yılda korkunç düzeye ulaştı. Resmi rakamlara göre 2024 yılında ülke genelinde 593 olan kene ısırma vaka sayısı bu yılın ilk 6 ayında 7 bin 801 olarak tespit edildi. Uzmanlar, kene sayısının artışına neden olarak iklim değişikliği, sıcaklık ve nem artışı ile kenelerin doğal düşmanlarının azalması, ilaçlama ve kontrol yöntemlerinin yetersizliğini gösteriyor.
Son zamanlarda yurt genelinde kene ısırma vakalarında yoğunluk görülmesi üzerine patievreni.com,İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Alpak ile bir röportaj gerçekleştirdi.
Prof. Apak, Kene sayısı artışı ile kene ısırma vakalarını bir birinden ayırma gerektiğini vurgulayarak şunları konuştu:
‘’Fakültemiz Hayvan Hastanesine gelen sahipli hayvanların muayenesinden çıkan sonuca göre bir artış görülmemektedir. Bize göre ülke çapında da kene sayısında belirgin bir artış olduğunu gösteren veri elimizde yoktur; böyle bir veriye ulaşmanın da zor olduğunu düşünüyoruz.
Kene sayısı ile kene ısırma vaka sayılarını ayrı ayrı incelemek lazım. Kene ısırma vakalarındaki artışın, kene sayısındaki artışa bağlı olduğunu söylemek zordur.
Vaka sayılarına bakarsak; sayıda bir artışın görüldüğü söylenebilir. Resmi rakamlara göre; 2024 yılında 593 vaka görülmüş, bunların ne yazık ki 20 si ölümle sonuçlanmıştır. 2025 yılında ise şu ana kadar olan vaka sayısı, Ocak–Haziran döneminde ülke genelinde 7 bin 801 olduğu düşünülmektedir. Son bilgilerle ölüm sayısı ne yazık ki 18’e ulaşmıştır.’’
Prof. Hasan Alpak konuşmasını şöyle sürdürdü:

Kene popülasyonunun artmasındaki temel nedenler ?
Öncelikle iklim değişikliği, sıcaklık ve nem artışı kenelerin hızlı bir şekilde artmasına
neden olmaktadır. Diğer etmenler doğal düşmanlarının azalması, evcil ve yabani hayvan sayılarının artışı ve ilaçlama ve kontrol yöntemlerinin yetersizliğini sayabiliriz.
– Kenelerin bulunduğu yerlerdeki yabani kuş sayılarının azalması, buralardaki zirai mücadelede kullanılan ilaçlama (ilaçlamanın yöntemi, tekrarlama süresi vb etmenler).
– Ekilmeyen, dikilmeyen, boş bırakılın tarlaların çokluğu; dolayısıyla buralarda kontrolsüz büyüyen ot ve otsu bitkiler keneler için doğal vasat oluşturmaktadır.
Kene yoğunluğu genellikle yüksek otlu meralar ve çalılıklar, orman içi ve kenarları,
hayvanların toplandığı ağıl ve ahır çevreleri, sulak alan kenarlarında (nemli topraklar)
yoğunluğu daha fazla olarak görülebilmektedir.
Türkiye’de en sık görülen kene türleri:
Türkiye’ de İxodidae (sert kene, mera kenesi) ve Argasidae (yumuşak kene, ağıl veya
ahır kenesi) ailesine bağlı 40’dan fazla kene türü tanımlanmıştır. Bu türler Rhipicephalus sp. Dermacentor sp. Hyalomma sp. Haemaphysalis sp. Ixodes sp.
Argas sp. Ornithodorus sp. Otobius sp. cinsleri altında bulunmaktadır. Bu keneler özellikle İxodidae ailesindeki cinsler ilkbahar ve yaz aylarında aktif olmaktadır. Türkiye KKKA gibi zoonotik hastalıklar açısından riskli bir ülke olduğundan kene cinslerinin takibi veterinerlik ve halk sağlığı açısından çok önemlidir.’’
KKKA Türü kenelerin daha çok Karadeniz’in iç kesimleri ve iç Anadolu’nun kuzeyinde görüldüğünün tespit edildiğini belirten Prof. Alpak, ‘’ özellikle yanlış tedavi sonucu ölüme neden olan KKKA (Kırım Kongo Kanamalı Kene Türü) Türkiye’de en çok Karadeniz bölgesinin iç kesimlerinde ve İç Anadolu’nun kuzeyinde görülmektedir. Özellikle Tokat, Sivas. Çorum, Amasya, Yozgat, Erzurum gibi illerde daha sık olarak görülebilmektedir. İstanbul ‘da öncelikle Ixodes sp.cinsi daha sık görülmekte olup Rhipicephalus sp. Hyalomma sp. Haemaphysalis sp. Cinslerine rastlanılmaktadır. KKKA riski İstanbul ‘da çok düşük olup, ancak taşınma (hayvanlarla gelen keneler) yoluyla mümkündür.’’ dedi.

Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi Dekanı Hasan Alpak, kenelerle nasıl mücadele edilmesı gerektiğini de şöyle açıkladı:
* Öncelikle hayvancılık alanında kontrol ve uygulamalar yapılabilir ;
¥Büyükbaş ve küçükbaş hayvanlara periyodik akarisit (kene ilacı) uygulamaları organize edilmeli, mobil veteriner ekipleri ile köy köy dolaşarak hayvan ilaçlamaları yapılmalı, hayvan sahiplerine kene ile mücadele eğitimi verilmeli, meralarda kenelerin yoğun olduğu dönemlerde rotasyonlu otlatma önerilmelidir.
¥ Saha taraması ve risk haritalanması; Bölgesel olarak kene yoğunluğu haritası
çıkarılmalı, kenelerin türleri, taşıdıkları hastalıklar ve yayılma alanları belirlenmelidir.
¥ Kırsal alanlardaki hayvan sahiplerine uygun akarisit temini sağlanmalı, destekli
veya ücreti ilaç dağıtımı yapılabilmelidir (dezavantajı bölgelere) .
¥ Seminer, broşür, afis, sosyal medya ve radyo-tv dan yararlanarak eğitim ve
bilgilendirme faaliyetleri yapılmalıdır.
¥ Sağlık Bakanlığı, belediyeler ve yerel hastanelerle kene kaynaklı hastalıklar
konusunda veri paylaşımı yapılmalıdır. KKKA riski taşıyan bölgelerde uyarı sistemleri
hazırlanmalıdır.
¥ Çevresel ilaçlama ve Mera yönetimi ile kamuya açık mera, otlak, park ve
bahçelerde ilaçlama yapılmalıdır. (biyosidal ürünlerle)
Son olarak kene mücadelesi kapsamında yapılan ilaçlama ve eğitim faaliyetleri
duzenli olarak raporlanmalıdır.
Sonuç olarak kene mevsimindeyiz. Okullarında tatil olması ile piknik mevsimini de
açmış oluyoruz. Hem piknik alanlarında hem de park ve bahçelerde bizler zaman
geçirirken veya evcil hayvanlarını gezdirdikten sonra evde ufak bir kene muayenesini
yapmalarını tavsiye ediyorum.

-Evcil hayvanlarına pati araları, kulak kepçesi ve içi, bacak araları kontrol edilmelidir, kendimizde işe erişkin dönemlerini çok kolay görebiliriz fakat larva ve nimf dönemleri oldukça küçük olduğundan görmek zor olabilir, bu yüzden evde dikkatli bir şekilde vücudumuzda gördüğümüz nokta tarzındaki şeyler dikkat etmeli ve gerekirse en yakın sağlık kuruluşuna gidilmelidir.

-Açık alanlarda ilaçlama yapmak doğru bir metot değildir. Sıkılan ilaçlar; arı ve benzeri faydalı böcekler için öldürücüdür. Bu yöntem çevre felaketine yol açabilir. Çok dikkatli olmak lazım.
-Bizim önerimiz; kenelerle biyolojik yöntemlerle mücadele edilmesidir. Tarım ve Orman Bakanlığının bu yöntemi uyguladığını memnuniyetle takip etmekteyiz.
-Kuş avlanmasının ise, kene ısırık ölümlerinin bitmesini desteklemek maksadıyla, birkaç yıl yasaklanmasının da sonuç vereceğini düşünmekteyiz.
-Ve artık Ülkemizde de dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi TEK SAĞLIK uygulamasına geçilmeli ki, insan ve hayvan sağlığı tek merkezden yönetilebilsin.

Röportaja katkı sağlayan hocalar:
Prof. Dr. Hasan Alpak, İstanbul üniversitesi-Cerrahpaşa, Veteriner Fakültesi Dekanı,
Prof. Dr. Cem Vuruşaner, İstanbul üniversitesi-Cerrahpaşa, Veteriner Fakültesi, Parazitoloji Anabilim
Dalı Başkanı,
Prof. Dr. Aynur Gülanber , İstanbul üniversitesi-Cerrahpaşa, Veteriner Fakültesi, Parazitoloji Anabilim
Dalı Öğretim Üyesi,
Araş. Gör. Dr. İlker Efil, İstanbul üniversitesi-Cerrahpaşa, Veteriner Fakültesi, Parazitoloji Anabilim
Dalı Öğretim Elemanı.