Uzmanlar Uyarıyor: Yılanları Öldürmeyin

Yaşam ve ölümü temsil eden evrensel bir sembol olan yılan, dünya’da bir çok koruyucu ve iyileştirici özelliğe sahip. Ancak öyle bir kültüre sahibiz ki, yılanlardan korktuğumuz kadar sivrisinekten korkmuyoruz. Oysa dünya genelinde sivrisineklerden ölüm oranı yılanlardan kat kat daha fazla.

İstanbul’da yapılaşmanın artmasıyla yaşam alanları daralan yılanlar, havalarında ısınmasıyla yerleşim yerlerinde görülmeye başlandı.

Küçükçekmece, Büyükçekmece, Başakşehir, Avcılar, Sultangazi, Arnavutköy ve Eyüpsultan başta olmak üzere kırsal alanlara yakın olan ilçelerde görülen yılanlar için itfaiye ekiplerine gelen ihbarlar arttı.

Boş arazilerde, yol kenarlarında görülen yılanlar, ev ve iş yerlerinin bahçelerinde de görülmeye başlandı.

İhbarlar üzerine olay yerine giden ekipler, koruyucu elbise ve ekipmanlarıyla muhafaza altına aldıkları yılanları doğaya bırakıyor. Bazı kişiler ise zehirli olup olmadığını bilmedikleri yılanları ellerindeki kürek, fırça, sopalarla öldürmek zorunda kaldı. Şu ana kadar 7 ilçede görülen yılanlar cep telefonu kameralarıyla kaydedildi.

‘ZEHİRLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNEREK ÖLDÜRÜYORLAR’

Avcılar Firuzköy Mahallesi’nde ailesiyle birlikte yaşayan Doğan Sağlam, “Maalesef, şimdi yerleşim yerinin etrafı otluklarla dolu. Geçen de bir yılan aniden aracıyla seyir halindeki arkadaşımızın önüne atlamış. Neredeyse kaza yapacağını söylüyordu. Yılan var tabii ki de, yok değil. Yetkili kişilerin ilgilenmesi ve buna bir önlem almalarında fayda var. Evlerin yakınlarında oluyor, denk geliyoruz. Bazen de komşularımızdan duyuyoruz; evinin önünde yılan görüldüğünü ve çocukların korktuğunu söylüyorlar. Hatta yakınımızda bulunan arka sokakta binaya girmişti yılan. İtfaiye ekipleri çağrılmıştı. Gelen itfaiye ekipleri yılanı kurtardıktan sonra doğaya saldı. Zehirli mi zararlı mı tabii ki de bilemiyoruz ama yılan olduğu için tedbirimizi almak zorunda kalıyoruz. Hatta zaman zaman bazı arkadaşlar yılan gördüğünde tedirgin oluyor. Zehirli olduğunu düşünerek yılanı öldürüyorlar. Böyle bir sıkıntıyla da karşı karşıyayız” dedi.

Uzmanlara göre insanlar, zehirli olmayan yılanlarla birlikte yaşamayı öğrenmeli, zehirli yılanları ise kışkırtmamalı.

‘TEMMUZ-AĞUSTOS AYLARINDA BİRAZ DAHA AZALACAKLAR’

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Ormancılık Meslek Yüksek Okulu’ndan Öğretim Görevlisi Dr. Ergün Bacak, “Yılanlar soğukkanlı hayvanlar. Kışın soğuktan korunabilmek için kış uykusuna yatıyorlar. Bizler gibi vücut ısıları sabit değil, çevreye göre ayarlayabiliyorlar. Bu nedenle sıcaklıklar arttıkça aktiviteleride artıyor. İlkbaharın sonlarından itibaren hava sıcaklığı belli bir sıcaklığa ulaştıktan sonra yılanlar görülmeye başlıyor. Özellikle kırsal alanların, insanlar tarafından şehirleşmesiyle beraber, doğal alanların şehir baskısı altında kalmasıyla beraber, insanlarla karşılaşma durumları artmaya başladı. Sıcakları artıkça Temmuz-Ağustos aylarında biraz daha azalacaklar. Çünkü yılanlarda o kadar sıcaktan kaçmaya başlayacaklar. Şu an Mayıs ayı ve Haziran ayı yılanlarla en çok denk gelebileceğimiz aylar, en çok karşılaşabileceğimiz aylar. O nedenle de gayet normal. Bu kadar fazla insanın 20 milyon insanın bulunduğu bir şehirde haftada 3-5 yılan görmek böyle vakalarla karşılaşmak oldukça normal, sıradan” ifadelerini kullandı.

‘İSTANBUL’DA SADECE BİR TÜR ZEHİRLİ YILAN VAR’

Öğretim Görevlisi Dr. Ergün Bacak, “Nedense kültür olarak yılanlardan çok fazla korkuyoruz. Kimse sivrisinekten korkmuyor. Sivrisinek dünyada en fazla insan öldüren hayvan. Öyle baktığımız zaman kimse mantardan korkmuyor. Mantar yiyorlar. Her yıl onlarca kişi mantardan hayatını kaybediyor. Ama yılanlardan korkuyorlar. Aslında bir bilinçsizlik söz konusu. Tanımamak söz konusu. Tanırsanız korkmazsınız. Bulunduğumuz coğrafyada, İstanbul’da sadece bir tür zehirli yılan var. Burunlu engerek. Boyu da yarım metreyi biraz geçiyor. 1 metreye çoğunlukla ulaşmıyor ve çok yavaş hareket eden bir tür. Çok nadir bulunan bir tür. Ben şimdiye kadar İstanbul’da 3 defa denk geldim. O kadar nadir görülüyor. Biz devamlı arazideyiz. Devamlı doğadayız. Fakat çok az denk geliyoruz. En çok karşılaşılan yılanlar; çoğunlukla zararsız olan, Hazer yılanı gibi. Sarı yılan gibi. Eskülap yılanı gibi. Ev yılanı gibi. Çukurbaşlı yılan gibi yılanlar. Bunların hepsi zehirsiz yılanlar. Zehirsiz oldukları için çok hızlı hareket ediyorlar. Bakın yılanlar şuna dikkat etmen lazım. Zehirsiz olan yılan hızlı hareket eder. Zehirli olan yılan, zehirli olduğu için kolay kolay kaçmaz. Avını zehirleyerek, zerk ederek öldürdüğü için de çok yavaş hareket eder” dedi.

‘YILANLAR ÖLDÜKÇE FARELERİN SAYISI ARTACAK’

Yılanların bio çeşitliliğe çok faydalı olduklarını söyleyen Ergün Bacak, “Bir yılan bir mevsim boyunca, onlarca fareyi yiyerek yok ediyor. Kurbağaları yiyorlar. Kertenkeleleri yiyorlar. Bu şekilde bio çeşitliliğe katkıda bulunuyorlar. Bu yüzden de yılanları öldürmek yerine karşılaşma durumlarında, itfaiye haber vermek, Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne haber vermek, belediyelere haber vermek en iyi yöntemlerden birisi olabilir. Mümkünse öldürmeyelim. Çünkü onlar doğanın bir parçası. Uzman bir kişi gelsin alsın. Başka bir alanda taşısın. Başka bir alanda yaşamına devam etsin. Çünkü sayıları çok azalıyor. Zaten şehirleşme baskısı onun üzerinde. Yollarda her yıl yüzlerce, binlerce yılan ezilerek hayatını kaybediyor. Bir de üzerine bu tip karşılaşmalarda ölürlerse etrafta yılanlar öldükçe farelerin sayısı artacak. Farelerin sayısı arttıkça hastalıklar artacak. Tarım ürünlerine gelen zarar artacak. Bu nedenle de aslında önce tanımak sonra korumak gerekiyor” dedi. (sözcü)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir