Bugünlerde bir keyifsizlik hali var Florya’da. Feride hanım oldukça üzgün. Kolay değil bir can dostu ayrılıverdi aralarından. O, evlenmeden önce onu yanına almıştı. Üç aylıktı o zaman. Babasının haberi bile yoktu evde onun varlığından. Bir ay sonra fark edince “gönderin bunu evden” demişti. Feride babasını ikna etti onun evde almasına. O zamanlar bekârdı daha. Nereden bilecekti ki kedisine verdiği isim soyadı olacaktı.

İran asıllı bembeyaz tüyleri vardı. Ona Pamuk demişti. Sakin, huzurlu, sessiz bir kediydi. Feride evlenince Florya’daki eve taşındı o da. Yabancılık çekmedi yeni evinde, hemen ısındı ortama. Feride’nin olması yeterliydi ona. Aralarında oldukça güçlü bir bağ vardı. Gelir onun ayakları dibinde dolanır, yanına uzanır uyurdu.

Bu alışkanlığı aileye iki bireyin katılmasıyla da değişmedi. Pamuk, abla Dila’ya daha sonra ağabeyi Ömer e de hemen ısındı ve dörtlü ayrılmaz bir parça haline geldiler. Aralarındaki bu sevgi Anne Feride olmazsa da sürdü. Ancak Feride uzun süre evde olmayınca yokluğunu fark edip huysuzluğunu belli ediyordu.

İkisi de birbirine çok alışmışlardı. Yaşanan her gün aralarındaki bağı güçlendiriyordu. Birbirlerini daha yakından tanıma fırsatları oldu. Feride nereye gitse onu da yanında götürürdü. Tatilde o da geç saatlere kadar uyumazdı. Kaldıkları yazlığın terasında denize bakar sessizce saatlerce durur sonra içeri girer uyurdu. Binlerce anı birikti aralarında. Bir rutini yaşadıkça sevgi bağı kuruldu aralarında. Bir yakınlık, tarife gelmez bir sıcaklık. Feride’nin sevinçten havaya sıçradığı, güldüğü, üzüntüden sessiz, sakin kaldığı içine kapandığı, ağladığı zamanlara da tanıklık etti. Feride onunla konuşmayı severdi. O da eski bir dost olarak onu dinlerdi. Aralarında kopmaz bir bağ oluşmuştu. Ta ki o pıhtı atması sonucu kalp krizi geçirene kadar. Büyü o zaman bozuldu. Cerrahpaşa Veteriner Fakültesine götürdüler ama yapacak bir şey kalmamıştı.

Tam 12 yıl 9 ay Feride ile birlikte yaşamışlardı. Feride genç kızlığından olgunluğuna o da çocukluktan yetişkinliğe adım atmıştı. Yıllarla perçinlenen bir dostluk vardı aralarında. Ertesi gün hemen onu gömdüler. Gözyaşları arasında mezarına çiçek, başucuna da bir zeytin fidanı dikti Feride.

Bir dosttan ayrılmanın kederini yüreğinde taşıyor. Birlikte güldükleri, birbirlerine kızdıkları anlar geliyor aklına. Şimdi evin her yerinde pamukla ilgili anıları canlanıyor. Onun yokluğunu derinden hissediyor. Pamuk’un zamansız bu dünyadan ayrılışı içinde büyük bir boşluk oluşturdu. O boşluk kolayca dolmayacak. Feride de bunu biliyor. Zamanla acısı azalsa da o Pamuk’u hiçbir zaman unutmayacak. Yazlığa gittiğinde Pamuk’un baktığı yerden denize bakacak, o gözlerinde canlanan bu dünyayı anlamaya çalışacak.

Feride, Pamuk gibi bir canın belirli bir süre hayatında yer aldığını unutmayacak. Çünkü onun sayesinde yaşamı daha anlamlı oldu. Bir canlı ile nasıl iletişime geçileceğini, karşılıksız sevginin ne olduğunu öğrendi. Sevme becerisini geliştirdi.
Çok şey öğrendi Pamuk’tan. Ona çok şey borçlu. Onu her zaman özlemle ve sevgiyle hatırlayacak.