Öğrencimin Can Dostu: Gofret

Kemal Aslan (www.patievreni.com)-

Gofreti 1 Kasım 2025’te tanıdım. Bizi bir araya getiren tesadüf 28 Ekimin öğleden sonra tatil olmasıydı. Okul yönetiminin kararıyla resmi bayramlarda telafi dersleri yapıyoruz. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Çarşamba gününe geldiğinden ben şanslıydım. Çünkü o gün dersim yoktu. Bir akademisyen arkadaşımın ani ayrılışı dolayısıyla şimdi o gün de dersim var. Yoksa ben de bir hafta aralıksız dinlenmeden çalışacaktım. O durumda olan arkadaşlarım var. Zaten hafta başı da yeniden okul olduğundan neredeyse 12 gün dur-durak bilmeden çalışan öğretim üyeleri var. Koşullar böyle! Bu durum çoğumuzu demotive etse de kendi aramızda konuşmaktan başka bir şey yaptığımız da yok. TRT’de bile vardiya usulü çalışılırdı, başka okullarda böyle bir uygulamanın olduğunu da duymadım. Bize özgü bir uygulama. Boş yere “işleyen demir ışıldar” dememiş atalarımız. Biz de atalarımızın yolunda ilerliyoruz!

Neyse kendi sorunlarımızla okuyucuyu yormanın da anlamı yok. Hayat sorunlarla baş etme becerisi, yaşanan sorunlara çözüm bulmaktır. Biz de eksik aksak onu yapmaya, her açıdan sağlığımızı korumaya çalışıyoruz. Kolay değil ama… Gofret, öğrencimin köpeği. 5 yaşında. Öğrencim derken onunla tanıtım günlerinde tanışmıştım: Babasıyla gelmişti, anlattıklarımı merak ve heyecanla dinlemişti sonra “ben sizin öğrenciniz olacağım” demişti. Dediği gibi de yaptı. Çalışkan bir öğrenci. Ders için sınıfa girdiğimde Gofret’i gördüm. Özel taşıma kutusunda, sessiz sakin duruyordu. Köpeklerin havlamasına alışkın olduğumdan şaşırmıştım. Can dostlar üzerine yazmayı sevdiğimden Hira’ya onunla ilgili merak ettiklerimi sordum.

Onu Covid 19 zamanında 2 aylıkken almışlar. Toy poodle cinsi küçücük bir köpek. Kıvırcık kahverengi tüyleri var. Siyah iri gözleri ile can dostu gibi merakla bakıyor, beni ilgiyle dinliyor. Hira’nın öğrettiği komutları yerine getiriyor, ondan bir santim bile uzaklaşmak istemiyor. Aralarında güçlü bir bağ kurulmuş. Kolay kolay kimsenin yıkamayacağı. Gerçek dostluklar da öyledir. Bağsız ilişkiler saman alevi gibi söner, zamana dayanamaz. Bağ kurmak karşılıklı emek ister. Hira da Gofret de birbirlerine emek vermişler.

Hira ona, “yat, gel, yuvarlan, patini ver, bekle, vb.” komutları öğretmiş. O kendisine denileni hemen yapıyor. Yaklaşık üç saat süren derste hiç sıkılmadı. Deyim yerindeyse gıkı bile çıkmadı. Bundan kendime pay çıkarmayacağım. Gerinmeyeceğim. “Öyle ders anlattım ki, ses tonum, vurgulamaların öyle etkileyiciydi ki o bile beni aralıksız dinledi” Böyle bir ifade abartılı olur. O, beni sabırla dinledi, beni izledi, belki de içinden “bu adam ne yapıyor” diye geçirdi?

Gofret, evde Hira’nın yanında uyumayı çok seviyormuş. Sevgi gösteren kim olursa onun yanına gidiyormuş. Yani verilen sevgiyi karşılıksız bırakmıyormuş. Öyle insanı zorlayan can dostlardan da değilmiş. Mama sevmiyormuş mesela. Ev yemeklerine düşkünmüş. Hira, evde hapis gibi kalmasın diye her gün yarım saat onu dışarı çıkarıyor, birlikte yürüyüş yapıyorlar. İkisine de bu durum iyi geliyormuş. Haftada en az üç defa dişleri fırçalanıyor, Ayda bir kere tüyleri tıraş ediliyormuş. Kuaförün yolu da yabancı değilmiş ona. Eskiden kedilere saldırırmış, sevmezmiş. Hira, onu bu konuda eğitmiş. Saldırgan değil, sakin, sadakati yüksekmiş. Yapılan en küçük iyiliği bile unutmuyormuş. “Köpekler sahiplerine benzer” sözünün doğruluğuna Hira’yı ve Gofret’i tanıyınca inandım. İnsanların giderek nankörleştiği bir ortamda az bulunur bir nitelik bu. Kulakları oldukça hassas bir ses duyduğunda hemen o yöne dönüyor. Ne olduğunu anlamaya

çalışıyor. Ah! Gofret senin bu özelliklerin günümüzde çoğu insanda yok. Bence insanların senden öğreneceği çok şey var ama buna ihtiyaç duyarlar mı? O farkındalık var mı?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir