Aile Hekiminin Gölgesi

Kemal Aslan (patievreni.com)-

Onu Mart ayında tanıdım. Bir tahlil için Bakırköy 042 nolu Aile hekimliğine gittiğimde. Dolabın üstüne çıkmış etrafı kolaçan ediyordu. Siyah, kahverengi tüyleri vardı. İri yapılı bir kediydi. 6 yaşındaymış. 4 yıl önce Aile hekimliğinin kapısında öyle duruyormuş. Sabahın erken saati… İn cin top oyuyormuş. İlgi göreceğini, onunla bir bağ kurulacağını biliyormuş gibi sıcak bir yuva arayışındaymış. Hava soğuk olduğundan üşümesin, donmasın diye hemen içeri almışlar. Sonra onu beslemeye başlamışlar. Alışmış o da onlara. Önce birkaç gün aile hekimliğinin içinde kalmış.

Meraklı olduğundan her yeri dağıtınca artık geceleri kalmasına pek izin verilmemiş. O mesai saatlerinde aile hekimliğinde bulunuyor. Bu sabah da 08.30’dan önce gittiğimden daha aile hekimliği binası açılmamıştı. O da yere yapışık vaziyette dikkati çekmeden bekliyordu. Sessiz bir hayvan, sırnaşık değil. Kimseye sataşmıyor, rahatsız edici sesler çıkarmıyor. İki de bir miyavlamıyor. Sokakta yaşamanın ağırlığı var üzerinde.

Ona kimin bakacağını biliyor. Önce kuru mamasını sonra da yaş mamasını yiyor. Yaş mamayı daha çok seviyormuş. İri yarı. Odada başka kedilerin olmasını hazzetmiyor. Ama onlara da saldırmıyor. Sokakta yaşamanın ağırlığının üzerine nasıl çöktüğünü hissediyorsunuz ona bakınca. Sadece bakışlarıyla bulunduğu odada başka kedi istemediğini belli ediyor. Siyah bir kedi vardı ona ters ters baktı. Ancak siyah kedi bu durumdan etkilenmedi bile. Umursamadı, onu görmezden geldi. Belki de arsız siyah kedi. Ya da “burası oldukça geniş sana da bana da yeter”, diye düşünüyor. Ama belli ki o da bu odada bulunmaya hakkı olduğunu düşünüyor. Şimdilik aralarında gizli bir çekişme var. Uzaktan seyredenler aralarında bir hal olduğunu hemen anlayabilir. Bu konu kavgaya dönüşür mü bilmem? Ama Gölge bu konuda oldukça ciddi.

Siyah kediye inat dudaklarının yanıyla bilgisayara dokundu. Ben “kaşınmak istiyor”, diye düşündüm. Meğer kediler odadaki bazı şeyleri koku salgı bezlerinin olduğu dudakları, dilleri ve dudak kenarlarıyla işaretlermiş. Bir anlamda “burasım benim, bu benim” derlermiş. Ben de bugün yeni bir şey daha öğrendim kedilerle ilgili.

Gölgeye Mart ayında dokunmuştum, başını okşamıştım, bugün aramızda öyle bir ortam doğmadı. Başka zaman belki. Uzaktan bakınca renkleri dolayısıyla kirli bir görüntüsü var; ama tavırlı bir kedi. “Ağır abi diyeceğim”, ama erkek değil. O zaman “ağır abla”, diyelim. Neden olmasın. Bugün daha çok odada bulundu. Başka zaman onu farklı yerlerde dolaşırken

görmüştüm. Belki de mesaisine bir süre ara vererek başlıyor. Ama bence en sevdiği, en çok ilgi gördüğü odada bulunmayı seviyor. İnsanlar gibi. İnsanlar da sevdiklerinin odalarında oturuyor, sohbet ediyor, konuşuyor. Sevmediklerine mesafeli davranıyorlar. Ben de öyle yapıyorum epeydir. Gölge de her canlı gibi ilgi gördüğü, sevgi gördüğü, onaylandığı ortamlarda bulunuyor, biz insanlar gibi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir