Yeni Arkadaşım: Zeytin

Kemal ASLAN-

Zeytin’i Salı günü İstiklal caddesine açılan Asmalı Mescit’teki bir handa tanıdım. Hanın dördüncü katındaki salona yeni girmiştim. Soluklanmak için oturduğumdan birden ayaklarımın dibinde belirdi. Saat 20.30 civarıydı. Simsiyah tüyleri var. Üç yıl önce avukatlık da yapan Yasemin sahiplenmiş. Yaşı 6 civarındaymış. Veteriner gözlerinde katarakt olduğunu söylemiş.

Aslında köpekler konusunda biraz tedirginim. Çocukluğumda Kurtuluş’ta Arnavut kökenli manav Sami ağabeyden babamın isteği üzerine ağır bir karpuz taşıyordum.

4-5 köpek nedenini bilemediğim bir şekilde birden saldırdı. Hemen sırtımı duvara verip yüksek sesle onları kovmak için bağırdım. Çevreden geçen insanların da desteğiyle köpekler benim yanımdan uzaklaştı. Bu olay nedeniyle hep köpeklere karşı mesafeliyim. Gerçi Çatalca’da kardeşim Engin’in Lucky adlı bir köpeği vardı. 2 aylıkken sahiplenmişti. Ben iki yaşındayken tanımıştım onu yazın kardeşimin Çatalca’daki evine gittiğimde. Sessiz, sakin bir köpekti. Ev sahibinin yakınlarına havlamazdı. O zamanlar çocuklarım da küçüktü daha. Onlar da sevmişti onu. 18 yaşında aramızdan ayrıldı. Hepimizle bir anısı vardı üzülmüştük. Zeytin de nedense bana onu hatırlattı. Onu dokunmama, başını okşamama izin verdi. Sonra Özlem’in yanına gitti “biraz da sen sev beni” dercesine. Çok güzel kahverengi gözleri var.

İnsan ona dokunamamazlık edemiyor. Kendini sevdirmeyi bilen biri. Sevgiye doysa da yer de bize marifetlerini göstermek istedi. Döndü, durdu. Sırt üstü uzandı. Patilerini dikti havaya kimi zaman. Olduğu yerden ilgimizi çekmeye çalıştı. Aramızda bir bağ oluştu. İnsanlara o kadar alışık ki biz tango yaparken hiç sesini çıkartmadı havlamadı bile.

Onun bu sakinliği, sessizliği beni etkiledi. Zaman zaman bazı köpeklerin havladığını,

hırladığını duyarım. O, öyle arsız köpeklerden değil. Sevilmek ihtiyacını gösterdi, ilgisini ortaya koydu. Ben süre başını sırtını okşayınca mayıştı. Sevgi her canlıda bir rahatlamaya, gevşemeye yol açar. Onda da öyle oldu. Bir süre sonra yanımdan uzaklaştı. Sonra bizim dans dersimiz başladı. O bazen bize baktı, bazen de kendi halinde yere uzanmış olarak durdu. Dersimiz bitince yeniden yanımıza geldi. Ancak o fotoğrafının çekilmesinden hoşlanmıyormuş. Dile düşmekten korkan âşıklar gibi. Onlar aynı karede olduklarını göstermekten korkarlar. Haklarında dedikodu çıkmasın diye bazen gittikleri mekânlardan fotoğraf bile payla(a)şmazlar. Tersini yapanlar da vardır: Elalemin ne dediği, diyeceği umurunda olmadığından paylaşımlar yapanlar da vardır. Zeytin daha çok ilk kategoriye girenlerden. Sadece dile düşmekten çekinmiyor belki popüler olmak da istemiyor.

Fotoğraflarını çekerken zorlanıyorum ama sonunda başarıyorum. O da fazla direnmiyor bana. Kararlılığımı fark ettiğinden akışa bırakıyor. Bu yazıdan haberi yok. Hangi görselleri de kullandığımı bilmeyecek. Benim için önemli olan yeni bir arkadaş edinmem. Bana ilgisini, sevgisini göstermesi. Aramızda sevgi diliyle oluşan bir bağ kuruldu. Bu bağı korumak, geliştirmek ikimizin elinde. Ben onunla haftanın Salı günleri karşılaşabilirim. Bazen de Cuma,cumartesi günler. Bakalım aramızdaki ilişki nasıl seyredecek? Ben de ne olacağını merak ediyorum. Gelişmeleri sizinle paylaşacağım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir