Kemal Aslan-
Son yıllarda can dostlar daha görünür oldu. Eskiden sadece evlerde ya da sokakta
gördüğümüz bu can dostlarla artık ofislerde, alış-veriş merkezlerinde, mağazalarda
karşılaşmak mümkün. Geçen hafta öğrencim, arkadaşım dostum olan bir arkadaşıma
gecikmiş bir borcumu ödemek için Kadıköy’deydim. Kadıköy’de en çok sevdiğim
mekânlar arasında Baylan gelir. Orada edebiyatçı dostlarımla hafta sonu buluşur
sohbet ederiz birkaç saat de olsa bir araya gelmek biz iyi gelir. Bir de Deniz Yıldızı’nı
severim. Nazım Hikmet Kültür Merkezi de sevdiğim mekânlar arasındadır. Kadıköy’e
gidince iki yere mutlaka uğrarım biri İş Bankası Kültür Yayınlarının satıldığı Baylan
Pastanesinin hemen yanındaki yer; diğeri ise İmge Kitabevi. O günün anısına da bir
kitap alırım.
Bu seferde Cuma günüydü Kadıköy’e geçtiğimde. Buluşma vaktine daha zaman
olduğundan İş Bankası Kültür Yayınlarının satıldığı mağazaya girdim. Daha önce hiç
dikkatimi geçmeyen biri dikkatimi çekti. Küçücük merakla kitapların üzerinde duruyor.
Kimseyi rahatsız etmiyor. İnsanlara alışık olduğu belli. Ama duruşuyla “bu mekân
benim de” diyor sanki. Haklı. 6 aylıkken gelmiş buraya. 6 yıldır geceli gündüzlü
burada kalıyormuş. Kitap almak isteyenleri rahatsız etmeden, kimseye sırnaşmadan
çıktığı yerden inip merdivenle çıkılan ikinci kata çıktı. Oralarda daha çok ciltli kitaplar
var benim sevdiğim. Çocukluğumdan beri ciltli kitapları severim. Bazı kitaplar dikişli
olmadığından hemen dağılıyor. Ciltli kitaplar eskilerin deyişiyle evladiyelik. Ben
gelecekte de okunsun diye okuduğum kitapların ciltli olanlarını da alıyorum. O
nedenle yukarı çıktığımda onu gördüm. Sakin biçimde duruyordu. Ben “hangi kitabı
alayım diye düşünürken” birden miyavlamaların arttığını işittim. Meğer bir tekir kedi
de onun bulunduğu bölgeye gelmiş. O, buna izin vermedi tabi. Burası onun mekânı
patisiyle tekir kediye bir vurdu. Öbürü sindi ve oradan hemen uzaklaştı. O da buranın
hâkimiyetinin siyah ve beyaz renkleri olan alacalı kediye ait olduğunu kabullenmiş
oldu. O zaman onun hikâyesini yazmak geçti aklımdan. O, bunu bilmeyecek. Üstelik
ben onun adını da öğrendim. O, benim adını da hiç öğrenemeyecek. Asimetrik bur
durum var. Keşke tanışsaydım ve “merhaba Naciye” deseydim. O da bana adımı
sorsaydı. Miyavlama yoluyla bu yapılabilir mi? Bilmiyorum.
Çalışanlardan biri yaşadığı gerilimden dolayı onu kucağına aldı. Her sevgi davranışı
ötekinde etki yaratır. O da sevildiğini bir kez daha anladı. Kendini erkek çalışanın
ellerine bıraktı. Ben alış-verişimi tamamladığımda o yine ikinci katta oturmuş etrafı
süzüyordu.
Dışardan İş Bankası Kültür Yayınları mağazasının hızla fotoğrafını çekip arkadaşımla
buluşacağımız yere yöneldim. Naciye bende kediler ve mekânlarla ilgili bir yazı dizisi
yazma isteği uyandırdı. Bir başka mekânda bir başka kedinin hikayesinde buluşmak üzere hoşçakalın.