Türkiye’de Sulak Alanlar Hızla Tükeniyor

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi öğretim üyesi Dr. İbrahim Uysal, sulak alan kayıplarının Türkiye’de küresel ortalamanın üzerinde olduğunu belirterek, bu alanların hızla yok olmasıyla birlikte biyolojik çeşitliliğin ciddi tehlike altında olduğunu açıkladı.

Hayvanlar o bölgeleri terk etti! Son 50 yılda yüzde 35’i yok oldu…

Dünya genelinde hızla yok olan sulak alanlar, ekosistemimiz için büyük bir tehlike oluşturuyor. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nden Dr. İbrahim Uysal, bu alanların yok olmasının, küresel ısınmadan biyolojik çeşitliliğe kadar geniş kapsamlı ekolojik sorunları beraberinde getirdiğini belirtti.

Dünyanın en önemli genetik rezervuarı olan sulak alanlar, tüm türlerin yüzde 40’ını ve tüm hayvan türlerinin yüzde 12’sini barındırıyor. Bunun yanı sıra sulak alanlar, taşkın kontrolü, yer altı sularının beslenmesi, kıyı çizgisinin korunması, sediment (tortu) ve besin depolama, yüksek düzeyde karbon tutarak iklim değişikliğinin kontrolü, su arıtımı, beslenme, üreme ve korunma alanları oluşturarak barındırdığı biyoçeşitlilikle ekosisteme sayısız fayda sağlıyor.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Doğa ve Kuş Gözlem Kulübü Akademik Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Uysal, her yıl binlerce göçmen kuşun Afrika ve Avrupa arasında gerçekleştirdiği göçün en yoğun yaşandığı noktalardan, Lapseki ilçesindeki Çardak Lagünü’nde “5-6 Ekim Avrupa Kuş Gözlem Günü” dolayısıyla öğrencilerle katıldığı gözlem etkinliğinde, açıklamalarda bulundu.

SON 50 YILDA DÜNYADAKİ SULAK ALANLARIN YÜZDE 35’İ YOK OLDU 

Özellikle 50 yıllık süreçte sulak alanlarla ilgili yaşanan olumsuzluklara dikkati çeken Uysal, “İç sulak alanların küresel ölçekte yüzde 35’ini kaybetmiş durumdayız. Bu oran Türkiye’de biraz daha fazla. Sulak alanların sürdürülebilir ekosistemimize katkılarının çoğunu artık kaybediyoruz.” dedi.

Uysal, sulak alan kayıplarıyla artan tehlikelerin en önemlilerinden birinin karbon tutulumunun azalması olduğunu bildirdi.

Küresel ısınmanın etkilerinin herkes tarafından görüldüğünü kaydeden Uysal, “Anormal hava olayları, dolular, fırtınalar, yangınların sayısındaki artış, su krizi, gelecekte yaşayacağımız belki gıda krizi gibi bizi etkileyecek birçok faktöre neden olan küresel iklim değişikliğinde sulak alanlar tam bir savunucu rolünde. Aslında bunu tuttukları karbonla sağlıyorlar. Biyoçeşitliliği destekliyorlar, taşkın kontrolünü, içlerindeki bitki türleriyle ağır metal ya da diğer kirletici kaynakların filtre edilmesini sağlıyorlar. Bu hızlı yok oluş, gelecekte çok ciddi ekolojik sorunlara neden olacak.” diye konuştu.

BOZULAN EKOSİSTEMİ ÖNCE KUŞLAR TERK EDİYOR

Ekosistemdeki kuş türü sayısı ve çeşitliliğinin, o bölgenin sağlıklı yapısının göstergelerinden olduğunu dile getiren Uysal, ekosistemde bozulma yaşandığında diğer canlılara göre orayı en çabuk terk edenlerin kuşlar olduğunu vurguladı.

Bir alanda kuş türü ve sayısında azalma varsa ekosistemde bozulmaların yaşandığını belirten Uysal, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu bozulmalar ne olabilir? Sulak alanlarımızın hemen yakınına kadar yaptığımız tarım alanlarında deterjan olan tarımsal ilaçlar, su altındaki organizmaları öncelikle bozarak oradaki besin döngüsünü sekteye uğratıp çeşitliliği bozabilir. Sulak alanlarımızın yakınlarına yapılan yapılaşmalar ciddi habitat kaybına neden oluyor. Onun dışında sazlık alanların yakılarak kontrol altına alınmaya çalışılması bir sulak alan ekosistemine verilebilecek en büyük zararlardan biridir. Tarım için kullanılan agresif sulama yöntemleri, en önemli içilebilir su kaynaklarımız akiferleri (ekonomik olarak önemli miktarda suyu depolayabilen ve yeterince hızlı taşıyabilen geçirimli jeolojik birimler) besleyen sulak alanların neredeyse kaybına yol açmış durumda.”

‘BU ALANLARI KORUMAK, GELECEĞİMİZİ KORUMAK DEMEK’

Uysal, Türkiye’nin, Afrika ve Avrupa arasında kuş göçlerinin en yoğun yaşandığı, tamamen dar boğaz özelliği gösteren bir bölgede olduğunu ifade etti.

Genellikle süzülen göçmen kuşların, su kuşlarının karasal bağlantıları tercih ettiğini aktaran Uysal, bunlardan biri olan Çardak Lagünü’nde binlerce kuş türünün göç sırasında mola verdiğine işaret etti.

Sulak alanların göçmen kuşlar için hayati önem taşıdığına dikkati çeken Uysal, “Mola verecekleri yerleri bulamamaları, göçlerini tamamlayamayıp belki de kitlesel ölümlere neden olabilecek süreçlere kadar götürebilecek bir durum. O yüzden sulak alanları korumak, biyoçeşitliliği, geleceğimizi korumak demek.” ifadesini kullandı. AA

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir