Kemal ASLAN-patievreni.com-
23 Ocak 2025-
Dün akşam saat 17.00’ye doğru okuldan ayrıldığımda iki odanın da kapısı kapalıydı ortalıkta ne Kivi ne de Kezban vardı. Sabah geldiğimde Kezban çöp kutularının yanında Kivi ise iki odanın ortasında tünemiş durumdaydı. Temizlik görevlisi kadın koridoru süpürürken yanından geçerken ürktü ve dördüncü katın merdivenlerinin oraya gitti. “Kara Kız” diye seslendiğimde kısa süreli baktı. Kivi yerine böyle seslenişime yadırgıyor mu? İki isimli çocukların yaşadığı sorunu yaşıyor mu? Ben “Kara Kız “ diyorum alışkanlıkla, diğerleri Kivi. Can dostu ise “bebeğimm.” O, daha çok üçüncü seslenişe aşina. Benimle ilgili “Niye bu böyle sesleniyor ısrarla, Kimlik bunalımı mı yaratacak bende? Amacı ne” diye düşünüyor mudur? Sesleniş farklılıklarını, sesi, sesteki tonu fark ediyor bence.

Merdivenin orada durduktan bir süre sonra Kezban’ saldırmak için girişimde bulundu. Kezban ondan daha irice. İlk defa onu böyle saldırgan halde gördüm. “Daha önce aralarında bir şey mi oldu da şimdi böyle davranıyor? Bilemedim.” Nedensiz değildir. Her eylemin, tepkinin bir nedeni vardır. Ama onun nedenini bulamadım. Bazı durumların da nedenini bulamadığım gibi. Bu tür durumlarda anlam arayışından vaz geçmek en iyisi. Yoksa insan kör, derin bir kuyuya düşer, içinden çıkamaz. Herkesin davranışının kendince bir nedeni vardır. Eylemde bulunan açıklamadıkça öğrenmek
mümkün değildir. “Olsa olsa” diye varsayımsal çıkarım yapılabilir. Ama bu gerçekliğin kendisi olmaz! Bazen gerçekliğin ne olduğunu da sorgulamaktan vaz geçmek gerekir. Eylemde bulunanın bir açıklama yapma niyeti yoksa olanı olduğu gibi kabul etmek en iyisi. Yani “durumdan vazife çıkarmak.”
Kivi, konuşmayacağına göre halinden sinirli ve gergin olduğu çıkarımında bulunabilirim. Can dostunun yokluğu, onu göremeyişi, onunla zaman geçirmeyişi, özlemi bunlara yol açmış olabilir. Bir tür yaşadıklarını Kezban’a yansıtma durumu.
Hiçbir canlı robot değildir. Yaşananlardan o da belli ki etkilenmiş. Bu etkilenmeyi bugüne kadar daha çok içsel biçimde yaşıyordu bence. Can dostuna da zaman zaman mesafe koyarak bunu gösteriyordu. Şimdi öyle değil. Can dostunu üç gündür göremiyor. Belki bunun yarattığı gerilimi iç dünyasında daha derin yaşıyor. Can dostu bugün için bugün yeni bir başlangıç olacak 21 Aralıktan bu yana yaşadığı kısıtlamalardan kurtulacak. Tekerlekli sandalye olmadan eskisi gibi kendi başına yürüyecek. Sağ ayağındaki alçıdan kurtulacak ve eski rutinine dönecek. Bugün okula

gelir mi? Can dostu ile yeniden karşılaşır mı? Bu durum benim bilgim dışında. O, sürpriz yapmayı seviyor. Belki yarın gelir. Yan odanın açılmasıyla Kivi ve Kezban akşamdan bu yana bekledikleri anı yaşadılar, mamalarını yediler. Bu sabah iki odada da yaş mama vardı. Son zamanlara göre bir farklılıktı bu. Belki de geçici rutinin bitmesine az kala eski rutine dönme hazırlığıydı bu. Nitekim öğle saatlerine doğru iki odanın girişindeki kaplarda kuru mama vardı. Demek ki yaş mamayı Kivi ve Kezban çoktan yemiş. Ancak ikisini de koridorda ve can dostunun odasında görememiştim. O zaman “belki o da yalnızlığa alışıyor. Bu durum can dostu gelince değişecek.” diye düşünmüştüm. Ancak öğleden sonra onu yine can dostunun odasında gördüm. Bu kez yine aynı koltuktaydı gözleri açık biçimde tünemişti, uyumamıştı. Beni görünce duruşunu değiştirmedi. Göz göze geldik, sonra başını çevirdi. O, daha çok can dostunun
gelişini bekler gibiydi. Bugün başka bir durum daha vardı: Koridordan müzik sesi yükselmedi bu sabah. Belki de hiç açılmadı, ya da sadece odadan duyulacak kadar açıktı müziğin sesi. Bunun sürekli olmayacağını bugüne kadar yaşananlardan biliyorum. Dolayısıyla ileriki günlerde “eğitimsiz kulaklara” yeniden “müzik dozu” ihmal edilmez diye
düşünüyorum. Bir söz var hani : “Kırk yıllık Kâni olur mu Yani.” Bekleyip göreceğiz.