Kivi’nin Güncesi : 9

Kemal ASLAN-

3 Ocak 2025-(patievreni.com)-

Bugün sabah sınavım olduğundan ilk servisle geldim okula. Kivi her zamanki gibi hem kapıyı hem de asansörü görebileceği konumdaydı. “Kara kız” diye seslendim. Baktı. Onu görüntülediğimi fark edince bir oyun oynadı, yerde yuvarlandı. Bir anlamda hünerlerini sergilemek istedi. Yere uzandı ve kuyruğunu salladı. Uzun süre de o pozisyonda kaldı. Uzun zamandır aramızda böyle bir iletişim ya da etkileşim olmamıştı. Garip bir durum can dostu ile giderek karşılıklı açık iletişim kurma çabasında olmamız incelikleri korumaya çalışmamızın sanki o da farkında. Gerçi dün

can dostunun odasında ben de yaklaşık bir buçuk saat oturdum. O da oradaydı. Demek ki benim kokuma ya da varlığıma uzaktan da olsa alışmaya başladı. Karşılıklı etkileşimin olması birbirinize değer verdiğinizin göstergesidir. Böylesi bir durumda insan kendini iyi hissediyor. Tersi durumda ise mutsuz. Sözlerinin karşı tarafa ulaşmaması, onun “dediğim dedik” tavrı ruh halinizin değişmesine yol açabiliyor.

Kivi, iki kapı da açık olmadığından bir süre yere öyle uzandı ama o noktadan gelen- gideni takip etmesi mümkündü. Bir süre sonra eski pozisyonuna döndü: İki ayağı üzerinde durdu hareketsizce bekledi. Gözlerini bile kıpırdatmadı. Daha sonra iki kapı açılınca akşamdan bu yana hissettiği açlığını önce kuru mama yedi, suyunu içti. Ben sınava giderken bulunduğum odanın çaprazındaki odanın kapısı önüne geldi.

15-20 gündür bu tarafa uğradığı yoktu. Önce kapının aralığında kimse olup olmadığına baktı. Sonra yavaş adımlarla içeri girdi. Yeri kokladı. Bir süre dolandı. Ben de bu sırada onun fotoğraflarını çektim. Yaklaşık bir saat sonra sınav dönüşü sekizinci bloğun koridorunda yürüyordu. Demek

ki yaklaşık bir saat benim odamın çaprazındaki odada kalmıştı. Can dostu, onun o odada uyumayı sevdiğini, geçmişte zaman zaman onu oradan odasına götürdüğünü anlattı. Yani onun sevdiği, kendini güvende hissettiği yeni bir mekân da burası olmuş. Sekizinci blokta uğradığı sınırlı yerler var. Belli ki o da aynı mekânlarda

kalmak istemiyor. Öyle olmasa akşamdan sabaha kadar sekizinci blokta kalır. Ama öyle olmuyor. O saat 17.00-17.30’dan sonra başka bir yere gidiyor. Orasının neresi olduğunu daha öğrenemedim. Merak etmiyor değilim. Ama şimdilik öğrenebilecek koşullara sahip değilim. Belki bir gün olur. Ancak dikkatimi çeken şu: O, her sabah benden evvel can dostunun kapısı önünde bekliyor. Demek ki gittiği yerden ne zaman dönmesi gerektiğini biliyor. Acaba açlığı mı onu yönlendiriyor buraya. Burada yiyecek ve sevgi bulacağını biliyor da ondan mı sabah erkenden gelip bekliyor.

Doyacağını ve sevileceğini bilmek her canlıya güvenli bir ortamda olduğunu hissettirir. Böyle bir ortamda olmak yani kaçmak ve savaşmak zorunda olmayacağını hissetmek; gerilimlerden uzak olduğunun, enerjisini boşa harcamayacağının farkında olmanın getirdiği rahatlığı yaşamak… Kivi’nin içinde bulunduğu durum tam da bu. O, bunu can dostuyla gerçekleştirebiliyor. Her canlı onun kadar şanslı değil. En azından aralarında muğlak bir durum yok. İlişkilerin öngörülebilir olması güvenli bir ortamın gerçekleştirilmesiyle mümkün. Onlar bunu sağlamış durumdalar.

Kivi, can dostunun bulunduğu odaya doğru yöneldi, sonra durdu. Belki de onun olmadığını sezdi. İçeri girmedi. Beş dakika sonra yeniden koridora ve can dostunun odasına baktığımda Kivi ortalıkta yoktu. Belki de aradığı sadece karnının doyması değildi aynı zamanda onun sevgisiydi. O bir süre bu sevgiden mahrum yaşayacak.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir