Kivi’nin Güncesi: 25

Kemal ASLAN-patievreni.com-

24 Ocak 2025-

Bu sabah her zamankinden bir buçuk saat daha geç geldim okula. O yüzden Kivi ile hemen karşılaşmadım. Gerçi dün saat 17.30’a doğru okuldan ayrılırken Kezban ve Kivi ile karşılaşmıştım. Kezban, sekizinci bloğun giriş kapısında başı dışarıya dönüktü. “Kivi yok mu, nerede” diye içimden geçirdim. Beşinci kata çıkan merdivenlerde tünemiş bir haldeydi. “Kara Kız” diye seslendim; bana yemyeşil gözleriyle baktı, bu sefer anlık değildi bakışmamız. Sonra gözlerini kırptı. Kendisini ötekinin yanında güvende ve rahat hissettiğinde böyle yaparmış kediler. “Kedi öpücüğü” de deniliyormuş buna. Can dostu da öyle demişti. Ben de gözümü kırptım.

Uzun bir zaman gibi geldi bana. Oysa birkaç dakika bile değildi onunla yaşadığımız bu an. “Yarın hatırlar mı” diye düşündüm bir an. Bu anı yaşamak bana da iyi geldi. Sonra “ben yarından sonra on gün olmayacağım, gelince görüşürüz” dedim, hafif bir sesle. Sonra el sallayarak ayrıldım yanından. Bir tür erken vedalaşmaydı bu. Bir süre

az önce yaşadığımız anın etkisinde kaldım. Aramızda yeni bir anı oluşturduk. Yaşananların değerini hep bildim. Bir iz daha oluştu hafızamda. O, önceki gün hırçındı. Acaba o da kendini gerçekleştirmek için “bastırılmış olanı” mı

serbest bırakıyordu? Derin mevzular bunlar. Ne kadar okusam da kifayetsizliğin farkındayım. Sekizinci bloktan giriş yaptığımda iki odanın da kapısı açıktı. Can dostunun odasında dünden kalan mama vardı. Kivi ve Kezban çoktan mamalarını yemiş olmalıydı. Bu saate kadar beslenmeden durmazlar. Bir ara sıcak su almak için dışarı çıktığımda

Kivi’yi yan odadan çıkarken gördüm. Kezban neredeydi bilemedim. Şinasi de epeydir yok. Koridor da müzik sesi duyuluyordu. Bugünkü doz ihmal edilmemişti. Dozun ihmal edilmesi sorunlara yol açabilir. Çünkü giderek koşullanma ortamı oluşturuldu. Can dostu bugün de gelemedi. Kivi onu dört gündür göremiyor. Bu durum onda gerilime yol açıyor, huysuzlanıyor, mahzunlaşıyor. Bazen bu durumu bana da yansıtıyor. Kivi’yi, öğleden sonra son zamanlarda yattığı koltukta uyurken gördüm. Yorgun olacak ki yanına yaklaştığımı fark etmedi bile. Can dostunun gelişini beklediğinden

olacak yüzü yine kapıya dönüktü. Can dostu bugün de gelmeyecek. Onların dokuzuncu karşılaşması 27 Ocak Pazartesi günü olacak. Can dostu gelecek haftadan itibaren mesai günlerinde okulda olacak. İkisi de birbirini özlemiştir. Karşılaşmalarındaki özlemin kokusuna tanık olmak isterdim. Ama izin aldığımdan bu mümkün değil. Ben onları on gün sonra görebileceğimden ilişkilerinin nasıl geliştiğini de gözlemleyemeyeceğim. Can dostu Kivi ile ilgili gelişmeleri yakın arkadaşlarından öğreniyor. Ona günün değişik saatlerinde Kivi ile ilgili görüntülü olarak da enformasyon aktarılıyor. Yani o Kivi’nin o gün ne yaptığını, ne yaşadığını özet olarak da olsa biliyor. Sanırım bu enformasyon ona yetiyor. Hani merak ettiğiniz bir kişiyle ilgili bazen sadece iyi olduğunu öğrenmek yeter ya bunun gibi bir durum söz konusu. Kivi’nin can dostu gibi şansı yok. O, can dostu hakkındaki gelişmeleri bilmiyor. Can dostunun gelişiyle aralarındaki ilişki eski rutine dönebilir. Can dostunun sağ ayağındaki alçı dün çıkarılmış. Kırılan yer iyi kaynamış ama şimdilik yere basamıyormuş. Sanırım bir süre koltuk değneği ile okula gidip gelecek. O zaman aralarındaki ilişki yeniden süreklilik kazanacak ve giderek normalleşecek.

Ben bu sürede aralarındaki ilişkinin nasıl gelişeceğini, Kivi’nin ona nasıl davranacağını merak ediyorum. Dönüşümde belki can dostundan öğrenebilirim. Kivi’yi özleme nöbeti bana geçecek sanırım. Uzak kaldığım sürede ne olacak?

Dönünce beni hatırlayacak mı? Ben onun nezdinde üçüncü şahıs olduğumu bilsem de aramızda seyrek de olsa oluşan anılar var. İnsan uzağa da gitse yaşadıklarını da yanında götürüyor. Ben de belki Kivi’yi götüreceğim… Onun yokluğu bana neler hissettirecek? Hangi duyguları yaşayacağım? Bunları on gün sonra yeniden okula geldiğimde yazacağım. Gideceğim yerde internet olanakları da sınırlı olabilir. Biraz çok şeyden uzak kalacağım. Uzak kalmak mahrumiyeti yaşamak, mahrum olmak anlamına da gelmiyor mu? Başka türlü hasret duygusu neden ortaya çıksın ki?

Dönüşümde görüşmek üzere..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir