Kivi’nin Güncesi: 23

Kemal ASLAN-patievreni.com-
22 Ocak 2025-
Sabah geldiğimde Kezban, kapının girişinde sırtı dönük biçimde; Kivi ise can dostunun kapısının önünde her zamanki gibi duruyordu. Önce Kezban’ın sonra Kivi’nin fotoğrafını çektim. Bu sırada aç olduklarını belli etmek için ikisi de kısık sesle bir kaç defa miyavladı.
Ben odama geçtikten on dakika sonra önce yan odanın kapısının açıldığını ve ikisinin bu odaya girdiğini gördüm. Birbirlerine alışmış gibiydiler zaman zaman aralarında gerilim çıksa da beslenme zamanlarında her hangi bir çatışma ya da gerilime rastlamadım. Belki ikisi de aynı mekânlarda olabileceklerini kabullenmiş durumdalar. Zaten can dostunun odasını da kısmen paylaşmışlar gibi. Sadece onun masasındaki koltukta ikisi de farklı zamanlarda uyuyor. Bunun dışında ikisinin de uyuduğu koltuklar belli. Biri diğerinin koltuğunda uyumuyor. Aralarında sanki gizli bir anlaşma var!
Sabah erken saatte sınavım vardı o zaman müzik sesi yoktu koridorda.

Dönüşümde koridorun bir ucundan diğer ucuna çalışma ofislerinden de duyulacak biçimde yüksek sesle açılmıştı. Bir süre devam etti. Üstelik çoğunlukla olduğu gibi enstrümantal – sözsüz-de değildi. Hâlbuki “eğitimsiz kulaklar” bir süredir buna koşullandırılmıştı. Belki de arada değişiklik yapma ihtiyacı ortaya çıkıyor. Pavlov, koşullandırılması yaşanacak diye beklerken başka bir durum oluyor arada. Ruh halinin yansıması belki de. “Ruhları inceltme” yolları belki de böyle oluyor. Bu durum benim kavrayışımın
dışında. Ancak, koridorlar kalabalıklaşınca müziğin sesi de düşüyor. Bugün de öyle oldu. Belki kalabalıkları eğitmenin zorluğundan olabilir. Hatta ilk defa müziğin sesi koridorda duyulmayacak biçimdeydi. “Müzik dinleme biçimleri denemeleri olabilir bu” diye içimden geçirdim.

Kivi ve Kezban’ı daha sonra koridorda gördüm. Kivi, yüzü giriş kapısının yönüne dönük biçimde dışarıdan gelenlere bakıyordu. Belki can dostu gelişini bekliyordu. Ya da gelen geçen insanları merak ediyordu. Bir süre sonra herhalde can dostunun gelmeyeceğini sezdiğinden mi nedir onun odasına geçti. Her zamanki gibi yüzü kapıya dönük biçimde uyukladığı koltuktaydı. Ancak bu sefer sırtı kapıya dönüktü mışıl mışıl uyuyordu. Güven duyuyordu demek. Tetikte olmayı bırakmış mıydı?

Kafeler sokağına indiğimde torun siyah kediyi gördüm. Bir kafenin önündeydi. Ona meme verenle oyun oyma çabasındaydı. Geç delikanlı onunla ilgilenmeyince patisiyle bacaklarına sertçe dokundu. Gösterdiği ilgiye karşılık almak istiyordu sanki Görünmezlikten gelmeye tepki veriyordu belki. Kivi de böyle özellikler yok. O daha
sakin ve uyumlu. Torun siyah kedi biraz hırçın, karşılık bekliyor demek ki eylemlerine. Kivi, bekleme yorgunu bu aralar. Bu da geçecek. Az kaldı kavuşmalarına. Can dostu sağ ayağındaki alçıdan yarın kurtulacak, hareket özgürlüğü olacak. Onu sınırlayan koşullar ortadan kalkacağından sürekli okula gelebilecek ve Kivi ile daha çok zaman geçirebilecek. Karşılıklı sevgiyi yaşayacaklar. Bu ikisine de iyi gelecek.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir