Kemal ASLAN
20 Ocak 2025-(patievreni.com)-
İki buçuk gün sonra Kivi’yi görecektim. Okula geldiğimde iki kapının da açık olmasından can dostunun da geldiğini anladım. Kivi’de onun odasınaydı. Yüzü kapıdan gelecekleri görecek biçimde duruyordu. Yerdeki mamadan yediği belliydi.
Can dostu onu beslemişti. Ayağı kırıldıktan bu yana can dostu ile Kivi sekizinci kez karşılaşıyorlardı. Odasının kapısından baktığımda can dostu yine tekerlekli sandalyede sırı kapıya dönük biçimdeydi. Kivi onun tekerlekli sandalyedeki haline
nihayet alışmış. Onun odasında yine bir heykel gibi duruyordu. Sanki can dostu biraz sonra gidecek gibi tetikteydi. Can dostu ben odadan ayrılırken geçen günküne nazaran bu kez daha düşük bir sesle “bebeğimm” diye seslendi sevgi dolu biçimde ona. Bugün bütünleme sınavları nedeniyle koşuşturma vardı okulda. Can dostu da bütün sınavlarını tek güne sığdırmış durumda.
Her ilişkide duygusal, bedensel ve ruhsal ihtiyaçların karşılanması aradaki bağı daha güçlü hale getiriyor. Bu ihtiyaçlardan biri ya da birden fazlasının karşılanmaması aradaki bağı zayıflatıyor. Duygusal bağ, aralarındaki temasla sağlanıyor. Can dostu ona sevgi sözcükleri söylüyor, onu okşuyor, o da başını iki yanına çevirerek ona dokunuyor. Bir anlamda ikisi de birbirlerine varlıklarını hissettiriyorlar. Duygusal bağ, sevgiyi gösterme biçimi olarak somutlaşıyor. Kivi’nin mama ve su ihtiyacının karşılanması yani beslenmesi ve bunun süreklilik kazanması bedensel ihtiyacın giderilmesi anlamına geliyor. Bir de ikisinin aynı mekânda zaman geçirmesi de…

Birbirlerine sevgilerini göstermeleri, bir boşluğu doldurmaya çalışmaları ruhsal ihtiyacın karşılanması oluyor. Birlikte zaman geçirmeleri. O anı yaşamaları ve anılaştırmaları da… İkisinin de belleğinde bunlar yer alıyor ve giderek birbirlerine daha fazla bağlanıyorlar, bağlanacaklar. Bence aralarında görüşememekten ya da az görüşmekten kaynaklanan sorun aşılacak. Çünkü ikisi de bu yönde irade koyuyor. Bir ilişkinin sürmesi karşılıklı gönüllülük temelindeki iradeye bağlıdır. Tersi durumda ilişki sönümlenir. Beslenmeyen bir çiçek gibi kuru gider. Bazı ilişkilerde bunun olması da
gerekebilir. Hiçbir ilişki suni teneffüs odasında yaşamaz. İlişkiyi var eden karşılıklı ilgi, merak, bağ oluşturma dolayısıyla emektir. İlişkiye dair “sözler aldatıcıdır, aslolan eylemlerdir.” Söylenenle yapılan arasındaki karşıtlık varsa ilişkide ısrar etmemek gerekir.
Can dostu ile Kivi arasında karşılıklı ilgi de var. Kivi, onu görünce hemen onun peşi sıra gidiyor. Onun bulunduğu yerde oluyor. Kivi can dostu neredeyse o da orada oluyor. Bu nedenle o da bu sabah da uzunca süre yan odada kaldı.
Bu sabah müzik sesi yoktu koridorda. “Eğitimsiz kulaklar” nasiplenemedi. Bazılarında bir eksiklik duygusu yaratmış olabilir bu. Alışkanlıklar, rutinler bağlılık hatta bağımlılık yaratıyor. Bugünkü ruh hali nedeniyle koridorda müzik sesi olmayabilir. Yarın olması yüksek ihtimaldir. Bakalım yanılacak mıyım? Uzun zamandır Şinasi’yi göremedim. Ne bizim blokta ne yemekhaneye giderken geçtiğim blokların önünde. En son 7 Ocak’ta görmüştüm onu. 13 gün geçmiş. Başka
gören de yok sanırım. Bir haber alamadık. Çıksa gelse diye bekliyorum. Huysuz, geçimsiz ama. Olsun, o da kendi olmaya çalışıyor. En zor olan kendi olmak. İlişkilerde yaralar olunca ve ötekine güven duymayınca ertelenmiş durumlarda görece

güvenli limanlar olarak görülen mekânda ertelenmiş bir kendini gerçekleştirme ihtiyacı ortaya çıkıyor. Kendini tanıma, istek ve arzularının ne olduğunun farkında olmaya çalışmaktır. Şinasi, zorlu bir hayatta başkalarına karşı huysuzluk yaparak kendini gerçekleştiriyor. Kendini böyle ortaya koyuyor, diğerlerine karşı gerektiğinde
güç kullanarak yaşama tutunmaya çalışıyor. Bize göre itici olsa da o bir tercihini yaşıyor, varoluş alanını öyle koruyor. Bunu da doğal karşılamak lazım. Saat ondan itibaren Kivi can dostunun odasında dış kapıyı karşıdan gören koltukta
uyuyordu. Can dostunu karşılamak için olsa gerek yüzü kapıya dönüktü. Onunla da bugün kısa süreli bir temasım oldu.
Bakalım önümüzdeki günlerde ne olacak?